Salı, Nisan 14, 2009

kültürcan

uzun süredir aklımdaydı,
yanıp yanıp sönüyordu Pelin Batu ışığı.
otursam da bir şeyler yazsam diyordum.
kendisini çok tanıyor değilim.
önyargı olmasından endişe ediyordum.
ama sonra dedim ki kendime
velev ki öyle olsun, eğer ben yanlış algılıyorsam bu bağğyanın imajını
belki okur burayı da bakar hal çaresine.
belki mi dedim,ah tabi ki okuyordur.
tam da röportajlarının ve görünen "imaj"ının bende uyandırdığı intibayı anlatacakken bugün bunu gördüm.
şen oldum.

Pazartesi, Nisan 13, 2009

bir ihtimal daha var..

"YÖK, öğretim üyesi sıkıntısı çeken Anadolu’daki tıp fakültelerine büyük şehirlerdeki tıp fakültelerinden öğretim üyesi gönderecekmiş. Tabii öğretim üyeleri bu uygulamaya itiraz etmişler.

Batılı öğretim üyeleri ile bizimkiler arasındaki en büyük farklardan biri de mobilitedir. Batılı akademisyenler sürekli olarak daha iyi fırsatlar buldukları okullara doğru hareket ederler. Bizimkiler ise, yerlerinden asla kıpırdamaz. Asistan, hatta öğrenci olarak girdikleri okuldan profesör olarak çıkarlar.
Batıda da herkes iyi okullarda çalışmak ister. Talep fazla olunca iyi okullarda çalışmanın bedeli de yükselir. Bu okullarda kadrolar herkese açıktır ve başvuranlar içinde en iyileri alırlar. Bizde ise bir fakültedeki kadrolar dışarıdan gelenlere açık değildir. Göstermelik ilanlar verilir. Başvuranlar arasında daha iyisi olsa bile, başka okuldan gelenin açık kadroyu alma ihtimali sıfıra yakındır.
Batıda hocalar mesleklerine yatırım yapar ve kendini sürekli geliştirmeye çalışır. Çünkü, yükselmesi, daha iyi bir iş bulabilmesi mesleki performansına bağlıdır. Biz de ise hoca mesleğine değil, ilişkilere yatırım yapar. Çünkü okulunda kendisine kadro verilebilmesi okulundaki diğer hocalarla, özellikle üstleriyle iyi ilişkiler kurabilmesine bağlıdır.
Ben de YÖK’ün davranışını yanlış bulanlardanım. Emirle Anadolu’ya gönderilen hocadan hayır gelmez. Adam belki gönderildiği yere gider, iki gün okulda ‘takılır’, üçüncü gün kaçmanın yolunu arar. Yapılması gereken öğretim üyeliği sistemini rekabete açmaktır. Rekabet artınca talep gören üniversitelerde öğretim üyesi olmanın çıtası yükselecektir. Çıtayı aşamayanlar ya meslekten çekilecek ya da daha az talep edilen ve çıtası daha düşük yerleri tercih etmek zorunda kalırlar. Böylelikle hem boş kadrolu okul kalmaz hem de öğretim üyelerinin kalitesi yükselir."

m. çokgezen

Perşembe, Nisan 09, 2009

hayat memat

bir yaş daha artırdım kendimi.
İstanbul'da görmediğim bir çok güzellik olduğunu farkettim,
bir de elden ayaktan düşmeden daha sakin bir yere yerleşmenin gerekliliğini.
bu karmaşa şimdi yoruyorsa bizi sonra neler yapmaz ki!
bu sefer tersi olsun: biz büyüyelim ve durulsun dünya.